Bugün biz ne yapıyorsak, yarın çocuklarımız ona devam edecek.
Ülkemizin, gezegenimizin, insanlığın geleceği, şu anda bizim ellerimizde; yarın çocuklarımızın ellerinde olacak.
Neyi ne kadar öğrenebildiysek, onlara aktarmakla yükümlüyüz.
Hangi konuda, nasıl gelişeceklerini desteklemek, sorumluluğumuz.
Hangi yönde gelişeceklerini belirleyecek olası kapılara ışık tutmalıyız.
“Okumak iyidir, güzeldir, ne hoştur!” demek yetmez; biz de öğrenen bireyler olarak örnek olmalıyız. Onların içine girmekten keyif alacakları dünyaları biz de keşfetmeli, onlara kapılar açmalıyız.
Biz bir verirsek, onlar bin hayal ekleyecekler. Tıpkı bizlerin, ebeveynlerimizden aldıklarımızın üzerine, çağımızın ortak bilincinin çarpanını eklediğimiz gibi…
Şu anda nasıl bir dünyamız olsaydı gerçekten yaşanılası olurdu?
İnsanların kendilerine, birbirlerine ve dünyayı paylaştığı tüm canlılara saygı duyduğu bir dünya güzel olurdu.
Hangi ırka, dine, sosyal veya ekonomik sınıfa dahil olursa olsun, tüm insanların eşit olduğu bir dünya güzel olurdu.
Güçlünün zayıfı, büyüğün küçüğü, sağlıklının hastayı, tokun açı, zenginin fakiri büyüklenmeden kolladığı bir dünya güzel olurdu.
İnsanların sadece kendini ifade edebilmek için konuştuğu, anlamak için dinlediği, gelişmek için yardımlaştığı bir dünya güzel olurdu.
Biz şu anda böyle bir dünyada yaşamıyorsak, böyle bir dünyada yaşamak istediğimizi daha önce fark edip seslendirmediğimiz için.
Önce farkına varalım, kendimiz duyalım.
Sonra dile getirelim, herkes duysun.
EnikonuKitap / 18.09.2019