Okul çağlarında zorbalık, bir veya birden çok öğrencinin, kendilerinden daha güçsüz öğrencileri, kasıtlı ve sürekli olarak rahatsız etmesi sonucu, mağdurun kendisini koruyamadığı durumları kapsayan bir davranış biçimidir. Çocuk ve ergenlerde eğitim-öğretim sürecini olumsuz etkileyen ve psikiyatrik bozukluklara yol açabilen, son yıllarda önemi kavranmış bir durumdur. Pek çok ülkede çocuklar ve ergenler arasındaki şiddet içerikli saldırganca davranışlar, toplumsal nitelikli bir sorun olarak ele alınmaktadır. 6-16 yaş aralığındaki çocuklar arasında en sık görülen problem olarak tanımlanmaktadır.
Fiziksel, psikolojik, cinsel ve siber zorbalık olarak alt başlıklara ayrılmaktadır.
Fiziksel zorbalık; itme, tekme atma, vurma, ısırma gibi can acıtıcı her türlü fiziksel teması ve başkalarının eşyalarına verilen zararları içermektedir.
Psikolojik zorbalık; çoğu zaman fiziksel zorbalıktan daha fazla can acıtan, küfür etme, aşağılama, hakaret etme, yok sayma, dışlama, adını çıkarma, korkutma, tehdit etme, dedikodu yapma, dalga geçme ve istenmeyen lakaplar ile seslenmeyi kapsamaktadır.
Cinsel zorbalık ise ortaokul ve lise yaşlarında daha sık rastlanan, istenmeyen her türlü cinsel davranış, söz ve dokunuş anlamına gelmektedir. Cinsel içerikli dedikodu, iftira ve teşhircilik de cinsel zorbalığın alt başlığında yer almaktadır.
Bir de günümüzde internet ve sosyal medya kullanım yaşının oldukça düşmesi ile birlikte siber zorbalık kavramı ortaya çıkmıştır. Siber zorbalık; psikolojik zorbalık kategorisine giren davranışların sanal ortam üzerinden gerçekleştirilmesidir. Öğrenci adına sahte sosyal medya hesabı açma, grupça mesajlaşılan ortamlarda aşağılayıcı ifadeler yazma, uygunsuz fotoğraf ve bilgi paylaşımı gibi davranışlardır. Sanal ortamdaki iletişimin yüzyüze olmaması nedeniyle öğrenciler için, mağdur ile empati kurmak oldukça zor hâle gelmektedir. Son zamanlarda okul içerisinde hiçbir zorbaca davranış sergilemeyen öğrencilerin bile sanal ortamda hiç düşünmeden kırıcı ifadeler kullanabildiği görülmektedir.
Yukarıda sınıflandırılan davranışlara maruz kalan öğrenciler utanç hissederek ve kendilerini suçlayarak, yaşadıklarını kimse ile paylaşmama yönünde davranabilmektedir. Uzun süre mağdur olan öğrencilerde fiziksel belirtiler, okula gitmek istememe, okul başarısında düşüş, içe kapanma, mutsuzluk, uykusuzluk, yoğun ağlama ve öfke nöbetleri şeklindedir.
Yapılan araştırmalar zorbaca davranışlara maruz kalan öğrencilerin özelliklerini tanımlamaktadır. Okullarda zorbaca davranışlara maruz kalan öğrencilerin; sosyal iletişimlerinin zayıf olabildiği, kendilerini ifade etmekte ve savunmakta zorluk yaşayabildikleri, içine kapanık, özgüvensiz, endişeli, itaatkâr, hassas ve alıngan yapıya sahip olabildikleri, fiziksel olarak zayıf, kısa, engelli veya kronik hastalığa sahip olabildikleri, espri anlayışlarının yaşıtlarından farklı olabildiği ya da sadece zorba tarafından herhangi bir sebepten dolayı kıskanıldığı ifade edilmektedir.
Bu noktada en büyük problem, öğrencilerin büyük çoğunluğunun zorbaca davranışlara seyirci kalıyor olmasıdır. Yapılan davranışın, mağduru ne kadar üzdüğü diğer öğrenciler tarafından algılanamamaktadır. Bazen aynı durumu kendisinin yaşamasından çekinen öğrencilerin de sessizce yaşananlara seyirci kalmayı tercih ettiği bilinmektedir. Zaman zaman ise bazı öğrenciler, söylenen sözlerin komik gelmesi nedeniyle gülerek tepki vermelerinin zorbalık anlamına geldiğini düşünmemektedirler.
Okullarda zorbaca davranışların engellenmesi için önemli adımlardan bir tanesi, bu tür davranışlara seyirci kalınmaması gerektiğinin öğretmenler ve ebeveynler tarafından tüm öğrencilere anlatılmasıdır. Hem mağdurun hem de zorbaca davranışlara şahit olan öğrencilerin, mutlaka okulda öğretmenlere, evde ise ailelerine yaşananlar ile ilgili bilgi vermelerinin önemi vurgulanmalıdır. Tüm öğrencilerin duyarlılığını arttırmak adına okulların rehberlik birimleri, her yıl, rehberlik derslerinde, her sınıf seviyesinde mutlaka akran zorbalığı konusunu öğrenciler ile işlemelidir. Okul içerisinde yaşanan olaylara öğretmenler tarafından anında müdahale edilmeli, gerekli yaptırımlar uygulanmalı ve ilgili öğrenciler yakından takip edilerek aileleri ile temasa geçilmelidir. Okulla eş güdümlü olarak ebeveynlerin de konuyu hassasiyetle ele almaları sorunların hızla çözülmesine katkı sağlayabilmektedir. Zorbalık ile ilgili yaşanan sıkıntılarda, bir yandan zorbalık yapan öğrencilerin empati becerileri, vicdan gelişimi ve zorbaca davranışlara sebep olan bireysel ihtiyaçlarına yönelik çalışmaların planlanması gerekirken, diğer yandan mağdur olan öğrencilerin özgüvenlerinin, sosyal becerilerinin ve sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi yönünde okul, aile ve öğrenci arasında işbirliği sağlanmalıdır.
Çocuğunun zorbalığa maruz kaldığını öğrenen ebeveynlerin; aşırı tepki göstermeden, olabildiğince sakin kalarak çocuğunun duygularını ifade edebileceği güven ortamı sağlaması, iyi bir dinleyici olması, yaşananlar sonucu hissedilen korku, kaygı, utanç, suçluluk gibi olumsuz duyguların normal olduğunu vurgulaması, ne olursa olsun çocuğunun yanında olduğunu hissettirmesi ve kendi çocuğunu ya da zorbaca davranan çocuğu suçlamadan okul ile iletişime geçmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
Tüm ebeveynlere öneriler:
– Çocuklarınızın isteklerini vurma, itme gibi yıkıcı davranışlar ile elde etmelerine izin vermeyin.
– Çocuklarınıza, sosyal olgunluklarına uygun görevler vererek öz güvenlerinin gelişmesini destekleyin.
– Çocuğunuz veya siz kızgın ve öfkeliyken tartışmamaya özen gösterin, sakinleştikten sonra konuyu birlikte konuşarak değerlendirin.
– Çocuğunuzun seyrettiği TV programları, filmler, oynadığı bilgisayar oyunları ve ilgi alanlarıyla ilgili bilgi sahibi olun. Televizyon, bilgisayar, tablet ve telefon kullanımını sınırlandırın, içeriklerini takip edin.
– Seyredilen film veya yaşanan gerçek olaylar üzerinde mutlaka paylaşımda bulunun, topluma uyan veya uymayan davranışları birlikte değerlendirin, nedenleri üzerine sohbet edin.
– Çocuğunuzu çeşitli sosyal ve sportif alanlara yöneltin, ilgi alanlarını ve hobilerini yapması için fırsat verin.
– Çocuğunuzla nitelikli zaman geçirin.
– Çocuğunuzla sorgulayıcı nitelikte değil, paylaşım amacıyla sohbet edin; çocuğunuzun arkadaşlıklarını, kendisini üzen veya kızdıran olayları anlamaya çalışın.
– Çocuğunuzun davranışları ile ilgili olarak sıklıkla öğretmenlerinden bilgi alın ve eğer herhangi bir alanda sorun belirtilirse, vakit kaybetmeden işbirliği kurmayı ihmal etmeyin.